DİĞER
“26 Ocak 2023 tarihli Mesut Varlık yazısını okuduğumda, aslında nasıl da önyargılarımızın kurbanı olabileceğimizi fark ettim. Çünkü yazıda birtakım tuhaflıklar, beni rahatsız eden, kelimelerle tarif edemeyeceğim bir şeyler vardı, neydi bunlar? Fark edemedikçe yazıyı tekrar okudum, okudukça, hislerimde haklı olduğuma daha çok ikna oldum...”
Ercan Arslan’ın Ferit Edgü’nün Cahil aforizmalarından yola çıkarak gerçekleştirdiği resimleri, Elvin Eroğlu ve Burak Fidan küratörlüğünde Kıraathane İstanbul'da izleyicilerle buluşturan “Cahil” sergisi üzerine küratörlerle ve Ercan Arslan'la bir söyleşi...
"Ortak yaşanmışlıkları olmaksızın, aynı kavramlarla inşa edilmiş güzergâhta, aynı karanlıktan mustarip bir yazar ile bir ressamın ortak üretimini tecrübe ediyoruz sergiyi gezerken. Kıraathane’nin mekânı, yani sergiye ev sahipliği yapan bina ve muhit ve hatta içinde bulunduğumuz mevsim de Cahil’in etkisini daha bir çarpıcı yapıyor."
Sanem Öge'nin Gamze Arslan’ın öykülerinden tiyatroya uyarladığı ve yönettiği, aynı zamanda oyuncularından biri olduğu Parça/Parça oyunu üzerine Gamze Arslan ve Sanem Öge ile söyleşi: "Parça/Parça seyirci için olduğu kadar bizim için de sonucunu öngöremediğimiz, merak ettiğimiz bir deneme."
“Sanıyorum, bu kitabın gerçekleşmesindeki en büyük pay, bu iki sanatçının karşılaşır karşılaşmaz, şu ânın içindeki heyecanı, karşılıklı olarak birbirlerine aktarabilmelerinde gizlidir. Tesadüflerin tanrısı perde arkasından bu iki sanatçıya sürekli sufle verir gibidir.”
Pandemi, mülteciler, Ukrayna savaşı, küresel iklim krizi, yolsuzluk, politik gerginlik, artan ırkçılık ve ayrımcılık, ekonomik kriz, distopyalar… Bütün bu gergin gündemi biraz olsun unutup rahatlamanızı sağlayacak, seyahatte ve tatilde yanınızda gezdirebileceğiniz, neşeli ve sürükleyici bazı kitaplardan küçük bir derleme...
Latif Demirci'nin anısına, iki kitabına dair Mustafa Arslantunalı'nın yazdığı ve Virgül Dergisinde 2000 yılında yayımlanmış bir yazıya yer veriyoruz: "Bu koca burunlu insanların diyarında herkesi bir parça seviyoruz. Latif Demirci’nin çizgilerinde olmayan bir şey varsa, o da Kötülük."
"Her iki kitaptaki bu başarısız manzumeleri, klişe meydan okumalarla boş kahramanlık naralarını, çocuksu denebilecek kadar naif vatan millet anlayışını, bezdirici hamaseti mahkûm etmeden önce bir neslin ve bir dönemin psikolojisini de anlamak gerek. 1904 doğumlu Faruk Gürtunca ve onunla aynı kuşaktan olanlar, Balkan Savaşları’na, I. Dünya Savaşı’na ve sonrasında İmparatorluğun parçalanışına, İstanbul’un, İzmir’in işgaline, bağımsızlık mücadelesine kendi ömürleri içinde bizzat şahit olmuş, bütün bu karmaşanın ortasında yaşamışlardı."
K24'ün gelenekselleşen soruşturması: 2020 yılında okuduklarınız arasında, sizi en çok etkileyen kitap hangisi oldu? Kitap 2020’den önce basılmış olabilir, yepyeni olabilir, kurgu ya da kurgu dışı olabilir, Türkçe ya da başka bir dilde olabilir… Bizi ilgilendiren, hangi kitabın sizi nasıl ve ne ölçüde değiştirdiği, etkilediği… Bu soruları çevremizdeki okuyanlara, yazanlara sorduk. Sonuçta, 2020’nin kitaplı bir panoraması çıktı ortaya…
"Türkçe edebiyat önerisine ‘ne yani yılların oturmuş teriminden vaz mı geçeceğiz’ diye ‘bilimsel’ bir tepki vermek bilim adamı lafı yerine cinsiyet açısından nötr olan ‘bilim insanı’ lafını kullananlara ‘ne yani yılların adam lafından vaz mı geçiyoruz’ demek kadar abestir."
"Her paradigma değişiminde ya da bir etnik/azınlık gruba geçmişteki yanlış veya katı politikaları çağrıştırıyor diye edebiyat tarihi, filoloji ve tarih ile ilişkili her temel terimi ve kavramı değiştirmek mi gerekiyor? Buradaki keyfiyetin bir sınırı yok mu? Salt belli bir dönemde bir kısım yazar ve şair talep ediyor diye edebiyat tarihinin kendisini ve araştırma usullerini değiştirip kavramlarıyla oynamak ne kadar doğru?"
Okullarda zorunlu okutulan, ödev olarak verilen ve sınava konu olan kitaplar, çocukları okumaya yönlendiriyor mu? Yoksa, tam tersine bir etkisi mi var? Kendisi de hâlâ zorunlu tutulan kitapları okumaya devam eden lise öğrencisi yazarımız Zeynep Berru Köksal, konuyu kendinden küçük öğrencilere sordu... Zeynep, Dila, Canan ve Şirin’in bu konuda ne düşündüklerini tahmin etmek zor değil; ama röportajların asıl önemi, olayın boyutlarını birinci elden ortaya koymaları.
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.